9 Eylül 2012 Pazar

Sağlamlık, Sağlamcılık ve Sağlam İnsan Üzerine




Duymaktan en çok rahatsız olduğum sözlerden biridir ama siz bunu övgü cümlesi olarak kullanmayı pek seversiniz. Ya da sevip sevmemeye bağlı olmadan ağız alışkanlığı olarak çok kullanırsınız. “Sağlam insanların bile yapamadıklarını yapıyorlar, helal olsun!” veya “Eli ayağı tutan sapasağlam insanlar yatıyor, şu adamların yaptıklarına bak” ve bu mantıktan türemiş cümleler. Şimdi sormak istediğim bir soru var, Sağlam insan kimdir? Neye göre sağlam insan deriz?
Her insan, çevresinde bulunan veya etkileşimde olduğu diğer tüm insanları değerlendirmeye çalışır. Her insan bir diğerini değerlendirirken, kendi öznel ölçeklerini kullanabilir. Bunlar en genel hatlarıyla;  - Bize karşı davranışlarına göre- Bazı kritik olaylardaki (durumlardaki) seçimlerine göre- Ahlaki değerlerimize göre- Dış görünüşlerine göre - Fiziksel özelliklerine göre-Irklarına göre- Yaşadıkları coğrafyaya ve kültürlerine göre- Çocukluklarına ve ailelerine göre- Mesleklerine ve kazandıkları paraya göre - Dünya görüşlerine göre- Başkalarına karşı tutum ve davranışlarına göre (genel)- Kişilik özelliklerine göre- Hayata bakışlarına göre- Öz saygılarına göre- Arkadaş çevrelerine göre- Bunlar benim farkettiğim ve zaman zaman farkında olmadan veya bilinçli olarak kullandığım değerlendirme açıları. Ancak biz şu yukarıda rahatsız olduğumu belirttiğim cümleleri kullanırken, insanları sadece ve sadece fiziksel özelliklerine göre değerlendirmiş oluyoruz. Yani tüm bu değer verme kavramlarımızı unutup, insanları sadece etten kemikten yaratıklarmış gibi sıfatlandırıyoruz.
Hiç düşündünüz mü “sağlam” insan ne demektir diye? Eminim düşünseydiniz, bu cümleleri kurmazdınız. Çünkü bir insana sağlam diyebilmek için sadece etine buduna değil pek çok özelliğine bakmak gerekir. Mesela, ilim irfan sahibi olmak gibi bir deyimimiz var bizim. Yani neyine bakıyor? Eğitim durumuna, düşüncelerinin olgunluğuna ve ahlakına. Ahlak üzerine sayfalarca yazılar yazılmış, tarihteki neredeyse tüm filozofların üzerine düşünüp bir şeyler söylediği bir kavramdır. Ahlak, bana göre en güzel tanımıyla, insanın doğru olanı yapıp, yanlış olandan kaçınmasıdır. Bu doğruyu ve yanlışı belirleyen şeyler ise; Kişinin yaşadığı coğrafya, dini inançları, ailesi, çevresi, yetiştirilme biçimi gibi pek çok nedene bağlıdır.
Günümüzde kapitalist sistem artık iyice hükmünü dikte ettirdiğine göre, para günümüzün en önemli ölçme ve değerlendirme aracı olarak öne çıkıyor. Çok para kazananlarla az para kazananlar arasındaki uçurum, yaşam standartlarını ve kalitesini farklılaştırıyor. Menfaate dayalı ilişkilerde ilk sakınılan şey ise para. Parası az olan insanlar, parası çok olanlardan diğer tüm özellikleri ne kadar üstün olursa olsun, daha kötü bir hayat yaşıyor. Dolayısıyla günümüzde parası olan ve çok para kazanan insan, diğerlerinden çok daha sağlam.
Sağlamlık kavramını daha iyi anlamak için tarihte iz bırakmış insanlara bakalım.( Ama öncelikle şunu belirtmeliyim ki, kimse mükemmel değilse, mükemmel insan yoktur. Mükemmel insan yoksa herkesin bir eksikliği vardır. Herkesin bir eksikliği varsa engelli insan yoktur. Ancak insanları engelli diye ötekileştirmek, dışlamak, 21. Yüzyılın halen aşamadığı büyük bir sorundur.) Tarihte iz bırakmış insanlardan bazıları; Bethoowen (sağırdı), Einstein (9 yaşına kadar konuşamadı), Edison, Hawking, Socrates liste daha uzar gider, Hiçbiri koluyla bacağıyla gözüyle kulağıyla oralara gelmedi ve dünyayı ileriye götüren ne varsa, bugüne kadar ne yapılmışsa, sizin sakat dediğiniz insanlar da bunu yapabilir veya bir pay sahibi olabilir.
Yani sağlamlık aslında üzerinde düşünürseniz aslında hiç de kola, buda veya herhangi bir uzva bakan bir şey değil. Sağlamlık pek çok açıdan bakıp hepsinin ortalaması alındığında karar verilmesi gereken bir kavramdır. Yani siz şimdi bir engelli sporcu veya engelli bir çalışan gördüğünüzde onun hakkında ileri geri yorumlar yapıp, sağlam olmadığını ima ederek aslında övmek isterken aşağılıyorsunuz. Oysa belki o sizden her anlamda daha sağlam. Özellikle engelli sporculara baktığınızda, sıradan bir insanın tüm kaslarının gücünü ölçersek, engelli sporcuların çalışan kasları daha az olmasına karşın, sıradan insanın tüm çalışan kaslarından birkaç kat daha kuvvetli ve sağlam olabilir. Yani tam da sizin sağlam olmadığını ileri sürdüğünüz gerekçede bile, bir uzvu olmayan veya olup da eksik çalışan bir insan sizden daha sağlam olabilir.

Şimdi diyebilirsiniz ki; “Kardeşim, tamam iyi diyorsun hoş diyorsun da, sakatlık geniş bi kavram. Zihinsel engelliler var, onlar da bu kavramın içine giriyor, onlara nasıl sağlam diyelim?” Şöyle ki; Bugün her hükumet veya yerel yönetim kendi kadrolaşmasını en alt basamağa kadar fazlasıyla sağlamaya çalışıyor. Bunun doğruluğunu tartışmıyoruz. Ancak; Kadrolaşmaya giderken, sadece tanıdık olduğu için bile hiç alakası olmayan insanları kadrolu memur olarak işe alıyor. Günümüz Türkiye’sinde, alt kademe pek çok memurun yaptığı çok basit işler var. Mesela bir mühür basmak. Mesela bir temizlik yapmak, çay yapmak, mesela, fotoğraf kesip forma yapıştırmak… Liste uzar gider. Benim düşüncem; Zihinsel engeli var olan insanların sadece pek azı çok ağır bir yeti yitimine sahiptir. Çoğunluğu bu saydığım işleri, şu an yapanlardan daha iyi yaparlar. Çünkü; Kaytarmayı akıl edemezler, rüşvet almayı düşünemezler, inisiyatif kullanamazlar, kimse onlardan görevi kötüye kullanmalarını bekleyemez, yalan söyleyemezler, kimse onlardan görevlerinin dışında bir şey de istemez. Yani bir anda aklıma gelen bu kadar avantajları var , topluma entegrasyonu en ağır gibi görünen engel grubunun bile. Bugün şu an şu saydığım işlerini, saydığım kadar layıkıyla yapamayan her insan sağlamsa, gerçekten engelli diye bir şey yoktur.
Şimdi sağlam insan üzerine bir daha düşünmenize yardımcı olabilmişimdir inşallah. Okuduğunuz için teşekkürler. Ve bu konuda daha ayrıntılı düşünmek isteyenler; http://www.sakatlikcalismalari.net/2012/04/saglam-kulturu.html şu yazıyı da okumalarını tavsiye ederim.
Saygılarımla, Haktan Özünver