Duymaktan en çok rahatsız olduğum sözlerden biridir ama siz bunu övgü cümlesi olarak kullanmayı pek seversiniz. Ya da sevip sevmemeye bağlı olmadan ağız alışkanlığı olarak çok kullanırsınız. “Sağlam insanların bile yapamadıklarını yapıyorlar, helal olsun!” veya “Eli ayağı tutan sapasağlam insanlar yatıyor, şu adamların yaptıklarına bak” ve bu mantıktan türemiş cümleler. Şimdi sormak istediğim bir soru var, Sağlam insan kimdir? Neye göre sağlam insan deriz?
Her
insan, çevresinde bulunan veya etkileşimde olduğu diğer tüm insanları
değerlendirmeye çalışır. Her insan bir diğerini değerlendirirken, kendi öznel
ölçeklerini kullanabilir. Bunlar en genel hatlarıyla; -
Bize karşı davranışlarına göre- Bazı kritik olaylardaki (durumlardaki)
seçimlerine göre- Ahlaki değerlerimize göre- Dış görünüşlerine göre - Fiziksel
özelliklerine göre-Irklarına göre- Yaşadıkları coğrafyaya ve kültürlerine göre-
Çocukluklarına ve ailelerine göre- Mesleklerine ve kazandıkları paraya
göre - Dünya görüşlerine göre- Başkalarına karşı tutum ve davranışlarına
göre (genel)- Kişilik özelliklerine göre- Hayata bakışlarına göre- Öz
saygılarına göre- Arkadaş çevrelerine göre- Bunlar benim farkettiğim ve
zaman zaman farkında olmadan veya bilinçli olarak kullandığım değerlendirme
açıları. Ancak biz şu
yukarıda rahatsız olduğumu belirttiğim cümleleri kullanırken, insanları sadece
ve sadece fiziksel özelliklerine göre değerlendirmiş oluyoruz. Yani tüm bu
değer verme kavramlarımızı unutup, insanları sadece etten kemikten yaratıklarmış
gibi sıfatlandırıyoruz.
Hiç düşündünüz mü “sağlam” insan ne demektir diye? Eminim
düşünseydiniz, bu cümleleri kurmazdınız. Çünkü bir insana sağlam diyebilmek
için sadece etine buduna değil pek çok özelliğine bakmak gerekir. Mesela, ilim
irfan sahibi olmak gibi bir deyimimiz var bizim. Yani neyine bakıyor? Eğitim
durumuna, düşüncelerinin olgunluğuna ve ahlakına. Ahlak üzerine sayfalarca
yazılar yazılmış, tarihteki neredeyse tüm filozofların üzerine düşünüp bir şeyler
söylediği bir kavramdır. Ahlak, bana göre en güzel tanımıyla, insanın doğru
olanı yapıp, yanlış olandan kaçınmasıdır. Bu doğruyu ve yanlışı belirleyen
şeyler ise; Kişinin yaşadığı coğrafya, dini inançları, ailesi, çevresi,
yetiştirilme biçimi gibi pek çok nedene bağlıdır.
Günümüzde kapitalist sistem artık iyice hükmünü dikte
ettirdiğine göre, para günümüzün en önemli ölçme ve değerlendirme aracı olarak
öne çıkıyor. Çok para kazananlarla az para kazananlar arasındaki uçurum, yaşam
standartlarını ve kalitesini farklılaştırıyor. Menfaate dayalı ilişkilerde ilk
sakınılan şey ise para. Parası az olan insanlar, parası çok olanlardan diğer
tüm özellikleri ne kadar üstün olursa olsun, daha kötü bir hayat yaşıyor.
Dolayısıyla günümüzde parası olan ve çok para kazanan insan, diğerlerinden çok
daha sağlam.
Sağlamlık kavramını daha iyi anlamak için tarihte iz bırakmış
insanlara bakalım.( Ama öncelikle şunu belirtmeliyim ki, kimse mükemmel
değilse, mükemmel insan yoktur. Mükemmel insan yoksa herkesin bir eksikliği
vardır. Herkesin bir eksikliği varsa engelli insan yoktur. Ancak insanları
engelli diye ötekileştirmek, dışlamak, 21. Yüzyılın halen aşamadığı büyük bir
sorundur.) Tarihte iz bırakmış insanlardan bazıları; Bethoowen (sağırdı),
Einstein (9 yaşına kadar konuşamadı), Edison, Hawking, Socrates liste daha uzar
gider, Hiçbiri koluyla bacağıyla gözüyle kulağıyla oralara gelmedi ve dünyayı
ileriye götüren ne varsa, bugüne kadar ne yapılmışsa, sizin sakat dediğiniz
insanlar da bunu yapabilir veya bir pay sahibi olabilir.
Yani sağlamlık aslında üzerinde düşünürseniz aslında hiç de
kola, buda veya herhangi bir uzva bakan bir şey değil. Sağlamlık pek çok açıdan
bakıp hepsinin ortalaması alındığında karar verilmesi gereken bir kavramdır.
Yani siz şimdi bir engelli sporcu veya engelli bir çalışan gördüğünüzde onun
hakkında ileri geri yorumlar yapıp, sağlam olmadığını ima ederek aslında övmek
isterken aşağılıyorsunuz. Oysa belki o sizden her anlamda daha sağlam.
Özellikle engelli sporculara baktığınızda, sıradan bir insanın tüm kaslarının
gücünü ölçersek, engelli sporcuların çalışan kasları daha az olmasına karşın,
sıradan insanın tüm çalışan kaslarından birkaç kat daha kuvvetli ve sağlam
olabilir. Yani tam da sizin sağlam olmadığını ileri sürdüğünüz gerekçede bile,
bir uzvu olmayan veya olup da eksik çalışan bir insan sizden daha sağlam
olabilir.
Şimdi diyebilirsiniz ki; “Kardeşim, tamam iyi diyorsun hoş diyorsun da, sakatlık geniş bi kavram. Zihinsel engelliler var, onlar da bu kavramın içine giriyor, onlara nasıl sağlam diyelim?” Şöyle ki; Bugün her hükumet veya yerel yönetim kendi kadrolaşmasını en alt basamağa kadar fazlasıyla sağlamaya çalışıyor. Bunun doğruluğunu tartışmıyoruz. Ancak; Kadrolaşmaya giderken, sadece tanıdık olduğu için bile hiç alakası olmayan insanları kadrolu memur olarak işe alıyor. Günümüz Türkiye’sinde, alt kademe pek çok memurun yaptığı çok basit işler var. Mesela bir mühür basmak. Mesela bir temizlik yapmak, çay yapmak, mesela, fotoğraf kesip forma yapıştırmak… Liste uzar gider. Benim düşüncem; Zihinsel engeli var olan insanların sadece pek azı çok ağır bir yeti yitimine sahiptir. Çoğunluğu bu saydığım işleri, şu an yapanlardan daha iyi yaparlar. Çünkü; Kaytarmayı akıl edemezler, rüşvet almayı düşünemezler, inisiyatif kullanamazlar, kimse onlardan görevi kötüye kullanmalarını bekleyemez, yalan söyleyemezler, kimse onlardan görevlerinin dışında bir şey de istemez. Yani bir anda aklıma gelen bu kadar avantajları var , topluma entegrasyonu en ağır gibi görünen engel grubunun bile. Bugün şu an şu saydığım işlerini, saydığım kadar layıkıyla yapamayan her insan sağlamsa, gerçekten engelli diye bir şey yoktur.
Şimdi diyebilirsiniz ki; “Kardeşim, tamam iyi diyorsun hoş diyorsun da, sakatlık geniş bi kavram. Zihinsel engelliler var, onlar da bu kavramın içine giriyor, onlara nasıl sağlam diyelim?” Şöyle ki; Bugün her hükumet veya yerel yönetim kendi kadrolaşmasını en alt basamağa kadar fazlasıyla sağlamaya çalışıyor. Bunun doğruluğunu tartışmıyoruz. Ancak; Kadrolaşmaya giderken, sadece tanıdık olduğu için bile hiç alakası olmayan insanları kadrolu memur olarak işe alıyor. Günümüz Türkiye’sinde, alt kademe pek çok memurun yaptığı çok basit işler var. Mesela bir mühür basmak. Mesela bir temizlik yapmak, çay yapmak, mesela, fotoğraf kesip forma yapıştırmak… Liste uzar gider. Benim düşüncem; Zihinsel engeli var olan insanların sadece pek azı çok ağır bir yeti yitimine sahiptir. Çoğunluğu bu saydığım işleri, şu an yapanlardan daha iyi yaparlar. Çünkü; Kaytarmayı akıl edemezler, rüşvet almayı düşünemezler, inisiyatif kullanamazlar, kimse onlardan görevi kötüye kullanmalarını bekleyemez, yalan söyleyemezler, kimse onlardan görevlerinin dışında bir şey de istemez. Yani bir anda aklıma gelen bu kadar avantajları var , topluma entegrasyonu en ağır gibi görünen engel grubunun bile. Bugün şu an şu saydığım işlerini, saydığım kadar layıkıyla yapamayan her insan sağlamsa, gerçekten engelli diye bir şey yoktur.
Şimdi sağlam insan üzerine bir daha düşünmenize yardımcı
olabilmişimdir inşallah. Okuduğunuz için teşekkürler. Ve bu konuda daha
ayrıntılı düşünmek isteyenler; http://www.sakatlikcalismalari.net/2012/04/saglam-kulturu.html
şu yazıyı da okumalarını tavsiye ederim.
Saygılarımla, Haktan Özünver