22 Haziran 2012 Cuma

2. Yardım Etmenin Adabı

             Hiçbir insan ya da daha geniş ifadesiyle hiçbir canlı tüm işlerini tek başına yapabilecek ya da tüm gereksinimlerini tek başına karşılayabilecek bir yapıya sahip değildir. Tüm canlıları katmamdaki sebep, doğaya baktığınızda hayvanlar da yardımlaşma ihtiyacı içerisine girip guruplar, sürüler yahut çiftler halinde yaşamlarını sürdürüyorlar, bitkiler bile en önemli ihtiyaçlarını başka canlıların yardımlarıyla gideriyorlardır. Dolayısıyla yardım almak insanoğlunun doğasında vardır. Her insan (az veya çok) yardım alır, almak zorundadır, alacaktır da. Dünyanın en güçlü insanı ile, dünyanın en güzel insanı ya da dünyanın en zeki insanı ya da her hangi biri koca kainat içerisinde küçücük bir zerrecikten ibarettir. Yani insanları yardım alma durumlarıyla değerlendiren materyalist* (Materyalizm, varlık veya gerçeklik hakkında bir görüştür. Bu görüşe göre varolan veya gerçek olan sadece maddedir. Madde evrenin asli veya temel kurucu unsurudur. Sadece duyumlarla algılanabilen varlıklar, süreçler veya muhtevalar vardır ve gerçektirler. Evren; zeka, gaye ve nihai sebepler tarafından yönetilmez veya yönlendirilmez.


              Bu görüşe göre her şeyin kesin sebebi, maddi (cansız, zihni olmayan veya belirli temel fiziki güçler) süreçler veya varlıklar(mekanizm)dır. Zihni varlıkların, süreçlerin veya olayların yegane sebebi maddi varlıklardır. Tabiat üstü hiçbir şey var değildir. Zihni hiçbir şey var değildir.

           Materyalistler her zaman fikrin tezahürlerini, madde ve maddenin hareketiyle izah etmeye çalışmışlardır. Eski atomculuk mezhebine dahil olanların yeni materyalistlere kadar bu mezhebin esası değişmemiştir. Duyum, fikir, en yüksek idraklar, az çok rakik bir maddenin hareketinden, uzvi vazifelerinden ve sinirlerin hepsinin titreşimlerinden ibarettir. Materyalistler ruhun varlığını inkar ettikleri gibi tabi olarak Allah'ı da inkar ederler.) kafalar, somut düşüncelerinin boyutunu genişletirlerse, maddi aciziyetin her insanda farklı yollarla vuku bulduğunu anlarlar.

Evet insanlar arasında farklar vardır. Hatta her insan farklıdır. Özneldir, genellenemez. Fakat bu farklılıklar arasında asıl belirleyici unsur içsel farklılıklardır. Ön yargılarla yaşayan insanlar /dolayısıyla toplumlar bu içsel farklılıkların farkında bile olamazlar.

Zira, dış ortam şartları, bugün yaşadığımız dünya ve içerisindeki bütün canlılar bütünüyle insanların elinden çıkmamış mıdır? Yani; insanlar hiç merdiven yapmasa, her yeri rampalar ve asansörlerle donatsa, merdiven çıkamama gibi bir durum hiç yaşanmasa, bugün bu durumları yaşayan insanlar o zaman da acınacak, küçümsenecek ve hatta dışlanacak durumda olurlar mıydı?Engellilerin yardım gereksinimlerinin çoğu insanların geliştirdiği bu tür sistemler ve şartlar yüzündendir. Yani çoğu yüzeysel ve çoğu maalesef sizin, bizim ve bütün insanlığın suçudur.
Yardım alma durumu çoğu zaman zorunluluklardan ortaya çıkar bazen de tembellik, üşengeçlikten. Ancak sürekli zorunluluktan dolayı yardım alma ihtiyacı içerisinde olanlar için olay biraz daha farklıdır. Sık sık yardım alma zorunluluğu bulunan ya da bulunduğunu düşünen, ya da yardıma ihtiyacı olmadığı pek çok durumda bile sürekli yardım teklifleri/teşebbüsleri alan biri için yardım etmek / yardım istemek / yardım almak hayatın rahatsız edici bir parçası olabilir. Şöyle bir örnekle açıklamaya çalışayım; Herhangi bir eksikliği bulunmayan birini en az üç gün sürekli hayır yardımı alır bir konuma sokun: Bu öyle bir konum olsun ki, karşısına çıkan her nazik insan, üzerine basa basa ya da fazla vurgulamadan, gönlünden geldiği için, iyi kalplilikle, iyi niyetle, "memnuniyetle," "hiç sorun değil" diyerek ona yardım edeceğini söylesin. Bu insan bir anda mümkün olduğu kadar özerk olmak için yakarır, kendi edimlerinde özgür olduğunu hissetmek ve her şeyden önce kendini dayatılmış bir hayırseverlik karşısında minnet borcu içinde hissetmemek adına.
Öte yandan bu sürekli yardım alma durumu bazı insanları, depresyonun da sebeplerinden biri olan, öğrenilmiş çaresizlik eğilimi, sosyal kaygı, depresyon gibi rahatsızlıklar göstermeye itebilir. Öğrenilmiş çaresizlik, depresyonun nedenlerini açıklamaya yönelik geliştirilen ve kabul gören teorilerden biridir. Daha sonradan his ve duygu yokluğu olarak da tanımlanan depresyondaki insanlar, aslında çaresizliği öğrendikleri için ne yaparlarsa yapsınlar boşuna olacağını, hayatları boyunca hiçbir şeyi kontrol edemeyeceklerini, dünya üzerinde hiçbir anlam ifade etmeyen boş bir hayat yaşadıklarını, ömür boyu yalnız kalacaklarını ve ömür boyu yardıma muhtaç olacaklarını düşünebilirler. Bu durumdan bir adım sonrası ise, kendi yapabilecekleri işleri bile yapmamak dolayısıyla var olan yetkinliklerini de kaybetmekten başka bir şey değildir. Yani aslında gerçekten yardım almadan yapabileceklerini bile yapmaktan vazgeçmiş, yahut boşvermiş insanlar ortaya çıkabiliyor…

Peki bu noktada iki açıdan da bakacak olursak ne yapmak gerekiyor? Yardım edebilecek taraf / yardım isteyebilecek olan taraf olarak konuyu iki ayrı ana perspektifte incelemeye çalışalım.

Yardım Ederken Dikkat Edilmesi Gereken Noktalar;

a. Yardım Teklif Edilecek Durumun Belirlenmesi

Öte yandan bu sürekli yardım alma durumu bazı insanları, depresyonun da sebeplerinden biri olan, öğrenilmiş çaresizlik eğilimi, sosyal kaygı, depresyon gibi rahatsızlıklar göstermeye itebilir. Öğrenilmiş çaresizlik, depresyonun nedenlerini açıklamaya yönelik geliştirilen ve kabul gören teorilerden biridir. Daha sonradan his ve duygu yokluğu olarak da tanımlanan depresyondaki insanlar, aslında çaresizliği öğrendikleri için ne yaparlarsa yapsınlar boşuna olacağını, hayatları boyunca hiçbir şeyi kontrol edemeyeceklerini, dünya üzerinde hiçbir anlam ifade etmeyen boş bir hayat yaşadıklarını, ömür boyu yalnız kalacaklarını ve ömür boyu yardıma muhtaç olacaklarını düşünebilirler. Bu durumdan bir adım sonrası ise, kendi yapabilecekleri işleri bile yapmamak dolayısıyla var olan yetkinliklerini de kaybetmekten başka bir şey değildir. Yani aslında gerçekten yardım almadan yapabileceklerini bile yapmaktan vazgeçmiş, yahut boşvermiş insanlar ortaya çıkabiliyor…
Peki bu noktada iki açıdan da bakacak olursak ne yapmak gerekiyor? Yardım edebilecek taraf / yardım isteyebilecek olan taraf olarak konuyu iki ayrı ana perspektifte incelemeye çalışalım.

Yardım Ederken Dikkat Edilmesi Gereken Noktalar;

a. Yardım Teklif Edilecek Durumun Belirlenmesi

Peki bu noktada iki açıdan da bakacak olursak ne yapmak gerekiyor? Yardım edebilecek taraf / yardım isteyebilecek olan taraf olarak konuyu iki ayrı ana perspektifte incelemeye çalışalım.
Yardım Ederken Dikkat Edilmesi Gereken Noktalar;

a. Yardım Teklif Edilecek Durumun Belirlenmesi

Yardım Ederken Dikkat Edilmesi Gereken Noktalar;
a. Yardım Teklif Edilecek Durumun Belirlenmesi

a. Yardım Teklif Edilecek Durumun Belirlenmesi
b. Yardım Teklifinin Sunulması

Bu noktada gerçekten bariz bir durumun olması ve yardım talebinde bulunması gereken kişinin bu talebi gerçekleştiremeyecek bir durumda olması gerekir (aşırı utangaç/asosyal olması, varlığınızı bilmemesi,… vb.) Nezaket ve karşındakini incitmeme açısından birkaç örnek cümle verecek olursam; ‘ Sakıncası yoksa size eşlik edebilir miyim?, Size katılmaktan zevk duyarım, Sizin için yapabileceğim bir şey varsa bunu yapmaktan keyif alırım. Vs’  

b. Yardım Teklifinin Sunulması
Bu noktada gerçekten bariz bir durumun olması ve yardım talebinde bulunması gereken kişinin bu talebi gerçekleştiremeyecek bir durumda olması gerekir (aşırı utangaç/asosyal olması, varlığınızı bilmemesi,… vb.) Nezaket ve karşındakini incitmeme açısından birkaç örnek cümle verecek olursam; ‘ Sakıncası yoksa size eşlik edebilir miyim?, Size katılmaktan zevk duyarım, Sizin için yapabileceğim bir şey varsa bunu yapmaktan keyif alırım. Vs’  

Bu noktada gerçekten bariz bir durumun olması ve yardım talebinde bulunması gereken kişinin bu talebi gerçekleştiremeyecek bir durumda olması gerekir (aşırı utangaç/asosyal olması, varlığınızı bilmemesi,… vb.) Nezaket ve karşındakini incitmeme açısından birkaç örnek cümle verecek olursam; ‘ Sakıncası yoksa size eşlik edebilir miyim?, Size katılmaktan zevk duyarım, Sizin için yapabileceğim bir şey varsa bunu yapmaktan keyif alırım. Vs’  


Yardımın yöntemini yardımı alacak kişi belirlemelidir. Sizin ona yardım gerektiğini düşünmeniz ona gerçekten yardım gerektiği anlamına gelmez. Veya kişi yardım almayı reddedebilir. Yani sizin birkaç kat çıkartmak için sırtınıza alabileceğiniz bir ortopedik engelli, taşınmak istemeyebilir. Merdivenleri hiçbir şekilde çıkmak istemeyebilir. Bu onun en doğal hakkıdır.


c. Bazen yardım talebini reddetmek kabul etmekten daha büyük yardım olur.

Burada anlatmak istediğim şey daha çok, sürekli yardıma ihtiyacı olan insanlara fazlasıyla yakın olan insanları ilgilendiriyor. Yani ailelerini, her gün görüştüğü arkadaşlarını, yakın çevrelerini. Söylemek istediğim ise şudur; Kişinin kendi imkanlarıyla yapabileceği bir iş için ona yardım etmeye çalışmayın. Yardım, ihtiyaçtan meydana gelir. Eğer ihtiyaç yoksa, yardım da olmaz. Bu tamamıyla kötü bir davranıştır. İyilik de değildir. Uzun süreçler sonrasında bu davranışlar, bahsi geçen kişiyi tembelliğe ve depresyona sürükleyebilir.

Jest yapmayın demiyorum. Mesela kapı çaldığında o an evdeki herkes kapıyı açabilecek konumdayken biri jest yapar ve kalkar açar. Ya da buna benzer jestler olabilir. Ancak bu jestlerin sürekli yapılması çok tehlikelidir. Asıl amacından çok uzak sonuçlar doğurur. Kişilerin özgüvenlerini de olumsuz etkiler, kendilerine olan inançlarını da, öz saygılarını da, sosyal yaşantılarını da.

Mesela; Tekerlekli sandalye kullanan aile bireyinizi veya arkadaşınızı gidilecek her ortama, her koşulda ve her yolda ittirmeniz onun yorulmamasını istediğiniz için olabilir. Ancak bu eylemin sürekli tekrarlanmasıyla birlikte, her yere birilerinin yardımıyla giden kişi, kendi başına dışarı çıkabilmesinde, dolaşabilmesinde ya da herhangi bir şey yapabilmesinde hiçbir sıkıntı yok iken dahi, sürekli yardım bekleme eğilimi gösterecektir. Bu da uzun sürede hem fiziksel hem de ruhsal bir çok sorunu ortaya çıkaracaktır. Kaslar aşırı zayıflayacak, vücut hep aynı pozisyonda kalmaya alıştığı için ona göre şekil almaya başlayacak, anatomik yapısı bozulacak, alınan enerji harcanamadığı için lokal yağlanmalar başlayacak vs. Liste uzar gider.


Kendi başına tuvalete bile gidemeyen insanlar tanıyorum ve bu insanlarla aynı fiziksel sorunlara sahip başka insanlar dünyayı tek başına dolaşabiliyor, evlerine ayda birkaç kez uğrayacak kadar sosyal olabiliyorlarken.


Dolayısıyla etrafınızda sürekli sizden yardım bekleyen birileri varsa ya da sürekli yardım etmek istediğiniz birileri varsa, bu yardımları gerçekten gereksinim olup olmadığını değerlendirdikten sonra eyleme dönüştürün. Aksi takdirde iyilik yerine kötülük yapmış olursunuz.



Yardımın yöntemini yardımı alacak kişi belirlemelidir. Sizin ona yardım gerektiğini düşünmeniz ona gerçekten yardım gerektiği anlamına gelmez. Veya kişi yardım almayı reddedebilir. Yani sizin birkaç kat çıkartmak için sırtınıza alabileceğiniz bir ortopedik engelli, taşınmak istemeyebilir. Merdivenleri hiçbir şekilde çıkmak istemeyebilir. Bu onun en doğal hakkıdır.


c. Bazen yardım talebini reddetmek kabul etmekten daha büyük yardım olur.

Burada anlatmak istediğim şey daha çok, sürekli yardıma ihtiyacı olan insanlara fazlasıyla yakın olan insanları ilgilendiriyor. Yani ailelerini, her gün görüştüğü arkadaşlarını, yakın çevrelerini. Söylemek istediğim ise şudur; Kişinin kendi imkanlarıyla yapabileceği bir iş için ona yardım etmeye çalışmayın. Yardım, ihtiyaçtan meydana gelir. Eğer ihtiyaç yoksa, yardım da olmaz. Bu tamamıyla kötü bir davranıştır. İyilik de değildir. Uzun süreçler sonrasında bu davranışlar, bahsi geçen kişiyi tembelliğe ve depresyona sürükleyebilir.

Jest yapmayın demiyorum. Mesela kapı çaldığında o an evdeki herkes kapıyı açabilecek konumdayken biri jest yapar ve kalkar açar. Ya da buna benzer jestler olabilir. Ancak bu jestlerin sürekli yapılması çok tehlikelidir. Asıl amacından çok uzak sonuçlar doğurur. Kişilerin özgüvenlerini de olumsuz etkiler, kendilerine olan inançlarını da, öz saygılarını da, sosyal yaşantılarını da.

Mesela; Tekerlekli sandalye kullanan aile bireyinizi veya arkadaşınızı gidilecek her ortama, her koşulda ve her yolda ittirmeniz onun yorulmamasını istediğiniz için olabilir. Ancak bu eylemin sürekli tekrarlanmasıyla birlikte, her yere birilerinin yardımıyla giden kişi, kendi başına dışarı çıkabilmesinde, dolaşabilmesinde ya da herhangi bir şey yapabilmesinde hiçbir sıkıntı yok iken dahi, sürekli yardım bekleme eğilimi gösterecektir. Bu da uzun sürede hem fiziksel hem de ruhsal bir çok sorunu ortaya çıkaracaktır. Kaslar aşırı zayıflayacak, vücut hep aynı pozisyonda kalmaya alıştığı için ona göre şekil almaya başlayacak, anatomik yapısı bozulacak, alınan enerji harcanamadığı için lokal yağlanmalar başlayacak vs. Liste uzar gider.


Kendi başına tuvalete bile gidemeyen insanlar tanıyorum ve bu insanlarla aynı fiziksel sorunlara sahip başka insanlar dünyayı tek başına dolaşabiliyor, evlerine ayda birkaç kez uğrayacak kadar sosyal olabiliyorlarken.


Dolayısıyla etrafınızda sürekli sizden yardım bekleyen birileri varsa ya da sürekli yardım etmek istediğiniz birileri varsa, bu yardımları gerçekten gereksinim olup olmadığını değerlendirdikten sonra eyleme dönüştürün. Aksi takdirde iyilik yerine kötülük yapmış olursunuz.


Yardımın yöntemini yardımı alacak kişi belirlemelidir. Sizin ona yardım gerektiğini düşünmeniz ona gerçekten yardım gerektiği anlamına gelmez. Veya kişi yardım almayı reddedebilir. Yani sizin birkaç kat çıkartmak için sırtınıza alabileceğiniz bir ortopedik engelli, taşınmak istemeyebilir. Merdivenleri hiçbir şekilde çıkmak istemeyebilir. Bu onun en doğal hakkıdır.


c. Bazen yardım talebini reddetmek kabul etmekten daha büyük yardım olur.

Burada anlatmak istediğim şey daha çok, sürekli yardıma ihtiyacı olan insanlara fazlasıyla yakın olan insanları ilgilendiriyor. Yani ailelerini, her gün görüştüğü arkadaşlarını, yakın çevrelerini. Söylemek istediğim ise şudur; Kişinin kendi imkanlarıyla yapabileceği bir iş için ona yardım etmeye çalışmayın. Yardım, ihtiyaçtan meydana gelir. Eğer ihtiyaç yoksa, yardım da olmaz. Bu tamamıyla kötü bir davranıştır. İyilik de değildir. Uzun süreçler sonrasında bu davranışlar, bahsi geçen kişiyi tembelliğe ve depresyona sürükleyebilir.

Jest yapmayın demiyorum. Mesela kapı çaldığında o an evdeki herkes kapıyı açabilecek konumdayken biri jest yapar ve kalkar açar. Ya da buna benzer jestler olabilir. Ancak bu jestlerin sürekli yapılması çok tehlikelidir. Asıl amacından çok uzak sonuçlar doğurur. Kişilerin özgüvenlerini de olumsuz etkiler, kendilerine olan inançlarını da, öz saygılarını da, sosyal yaşantılarını da.

Mesela; Tekerlekli sandalye kullanan aile bireyinizi veya arkadaşınızı gidilecek her ortama, her koşulda ve her yolda ittirmeniz onun yorulmamasını istediğiniz için olabilir. Ancak bu eylemin sürekli tekrarlanmasıyla birlikte, her yere birilerinin yardımıyla giden kişi, kendi başına dışarı çıkabilmesinde, dolaşabilmesinde ya da herhangi bir şey yapabilmesinde hiçbir sıkıntı yok iken dahi, sürekli yardım bekleme eğilimi gösterecektir. Bu da uzun sürede hem fiziksel hem de ruhsal bir çok sorunu ortaya çıkaracaktır. Kaslar aşırı zayıflayacak, vücut hep aynı pozisyonda kalmaya alıştığı için ona göre şekil almaya başlayacak, anatomik yapısı bozulacak, alınan enerji harcanamadığı için lokal yağlanmalar başlayacak vs. Liste uzar gider.


Kendi başına tuvalete bile gidemeyen insanlar tanıyorum ve bu insanlarla aynı fiziksel sorunlara sahip başka insanlar dünyayı tek başına dolaşabiliyor, evlerine ayda birkaç kez uğrayacak kadar sosyal olabiliyorlarken.


Dolayısıyla etrafınızda sürekli sizden yardım bekleyen birileri varsa ya da sürekli yardım etmek istediğiniz birileri varsa, bu yardımları gerçekten gereksinim olup olmadığını değerlendirdikten sonra eyleme dönüştürün. Aksi takdirde iyilik yerine kötülük yapmış olursunuz.

Yardımın yöntemini yardımı alacak kişi belirlemelidir. Sizin ona yardım gerektiğini düşünmeniz ona gerçekten yardım gerektiği anlamına gelmez. Veya kişi yardım almayı reddedebilir. Yani sizin birkaç kat çıkartmak için sırtınıza alabileceğiniz bir ortopedik engelli, taşınmak istemeyebilir. Merdivenleri hiçbir şekilde çıkmak istemeyebilir. Bu onun en doğal hakkıdır.

c. Bazen yardım talebini reddetmek kabul etmekten daha büyük yardım olur.

Burada anlatmak istediğim şey daha çok, sürekli yardıma ihtiyacı olan insanlara fazlasıyla yakın olan insanları ilgilendiriyor. Yani ailelerini, her gün görüştüğü arkadaşlarını, yakın çevrelerini. Söylemek istediğim ise şudur; Kişinin kendi imkanlarıyla yapabileceği bir iş için ona yardım etmeye çalışmayın. Yardım, ihtiyaçtan meydana gelir. Eğer ihtiyaç yoksa, yardım da olmaz. Bu tamamıyla kötü bir davranıştır. İyilik de değildir. Uzun süreçler sonrasında bu davranışlar, bahsi geçen kişiyi tembelliğe ve depresyona sürükleyebilir.

Jest yapmayın demiyorum. Mesela kapı çaldığında o an evdeki herkes kapıyı açabilecek konumdayken biri jest yapar ve kalkar açar. Ya da buna benzer jestler olabilir. Ancak bu jestlerin sürekli yapılması çok tehlikelidir. Asıl amacından çok uzak sonuçlar doğurur. Kişilerin özgüvenlerini de olumsuz etkiler, kendilerine olan inançlarını da, öz saygılarını da, sosyal yaşantılarını da.

Mesela; Tekerlekli sandalye kullanan aile bireyinizi veya arkadaşınızı gidilecek her ortama, her koşulda ve her yolda ittirmeniz onun yorulmamasını istediğiniz için olabilir. Ancak bu eylemin sürekli tekrarlanmasıyla birlikte, her yere birilerinin yardımıyla giden kişi, kendi başına dışarı çıkabilmesinde, dolaşabilmesinde ya da herhangi bir şey yapabilmesinde hiçbir sıkıntı yok iken dahi, sürekli yardım bekleme eğilimi gösterecektir. Bu da uzun sürede hem fiziksel hem de ruhsal bir çok sorunu ortaya çıkaracaktır. Kaslar aşırı zayıflayacak, vücut hep aynı pozisyonda kalmaya alıştığı için ona göre şekil almaya başlayacak, anatomik yapısı bozulacak, alınan enerji harcanamadığı için lokal yağlanmalar başlayacak vs. Liste uzar gider.


Kendi başına tuvalete bile gidemeyen insanlar tanıyorum ve bu insanlarla aynı fiziksel sorunlara sahip başka insanlar dünyayı tek başına dolaşabiliyor, evlerine ayda birkaç kez uğrayacak kadar sosyal olabiliyorlarken.


Dolayısıyla etrafınızda sürekli sizden yardım bekleyen birileri varsa ya da sürekli yardım etmek istediğiniz birileri varsa, bu yardımları gerçekten gereksinim olup olmadığını değerlendirdikten sonra eyleme dönüştürün. Aksi takdirde iyilik yerine kötülük yapmış olursunuz.


c. Bazen yardım talebini reddetmek kabul etmekten daha büyük yardım olur.

Burada anlatmak istediğim şey daha çok, sürekli yardıma ihtiyacı olan insanlara fazlasıyla yakın olan insanları ilgilendiriyor. Yani ailelerini, her gün görüştüğü arkadaşlarını, yakın çevrelerini. Söylemek istediğim ise şudur; Kişinin kendi imkanlarıyla yapabileceği bir iş için ona yardım etmeye çalışmayın. Yardım, ihtiyaçtan meydana gelir. Eğer ihtiyaç yoksa, yardım da olmaz. Bu tamamıyla kötü bir davranıştır. İyilik de değildir. Uzun süreçler sonrasında bu davranışlar, bahsi geçen kişiyi tembelliğe ve depresyona sürükleyebilir.

Jest yapmayın demiyorum. Mesela kapı çaldığında o an evdeki herkes kapıyı açabilecek konumdayken biri jest yapar ve kalkar açar. Ya da buna benzer jestler olabilir. Ancak bu jestlerin sürekli yapılması çok tehlikelidir. Asıl amacından çok uzak sonuçlar doğurur. Kişilerin özgüvenlerini de olumsuz etkiler, kendilerine olan inançlarını da, öz saygılarını da, sosyal yaşantılarını da.

Mesela; Tekerlekli sandalye kullanan aile bireyinizi veya arkadaşınızı gidilecek her ortama, her koşulda ve her yolda ittirmeniz onun yorulmamasını istediğiniz için olabilir. Ancak bu eylemin sürekli tekrarlanmasıyla birlikte, her yere birilerinin yardımıyla giden kişi, kendi başına dışarı çıkabilmesinde, dolaşabilmesinde ya da herhangi bir şey yapabilmesinde hiçbir sıkıntı yok iken dahi, sürekli yardım bekleme eğilimi gösterecektir. Bu da uzun sürede hem fiziksel hem de ruhsal bir çok sorunu ortaya çıkaracaktır. Kaslar aşırı zayıflayacak, vücut hep aynı pozisyonda kalmaya alıştığı için ona göre şekil almaya başlayacak, anatomik yapısı bozulacak, alınan enerji harcanamadığı için lokal yağlanmalar başlayacak vs. Liste uzar gider.


Kendi başına tuvalete bile gidemeyen insanlar tanıyorum ve bu insanlarla aynı fiziksel sorunlara sahip başka insanlar dünyayı tek başına dolaşabiliyor, evlerine ayda birkaç kez uğrayacak kadar sosyal olabiliyorlarken.


Dolayısıyla etrafınızda sürekli sizden yardım bekleyen birileri varsa ya da sürekli yardım etmek istediğiniz birileri varsa, bu yardımları gerçekten gereksinim olup olmadığını değerlendirdikten sonra eyleme dönüştürün. Aksi takdirde iyilik yerine kötülük yapmış olursunuz.

c. Bazen yardım talebini reddetmek kabul etmekten daha büyük yardım olur.
Burada anlatmak istediğim şey daha çok, sürekli yardıma ihtiyacı olan insanlara fazlasıyla yakın olan insanları ilgilendiriyor. Yani ailelerini, her gün görüştüğü arkadaşlarını, yakın çevrelerini. Söylemek istediğim ise şudur; Kişinin kendi imkanlarıyla yapabileceği bir iş için ona yardım etmeye çalışmayın. Yardım, ihtiyaçtan meydana gelir. Eğer ihtiyaç yoksa, yardım da olmaz. Bu tamamıyla kötü bir davranıştır. İyilik de değildir. Uzun süreçler sonrasında bu davranışlar, bahsi geçen kişiyi tembelliğe ve depresyona sürükleyebilir.

Jest yapmayın demiyorum. Mesela kapı çaldığında o an evdeki herkes kapıyı açabilecek konumdayken biri jest yapar ve kalkar açar. Ya da buna benzer jestler olabilir. Ancak bu jestlerin sürekli yapılması çok tehlikelidir. Asıl amacından çok uzak sonuçlar doğurur. Kişilerin özgüvenlerini de olumsuz etkiler, kendilerine olan inançlarını da, öz saygılarını da, sosyal yaşantılarını da.

Mesela; Tekerlekli sandalye kullanan aile bireyinizi veya arkadaşınızı gidilecek her ortama, her koşulda ve her yolda ittirmeniz onun yorulmamasını istediğiniz için olabilir. Ancak bu eylemin sürekli tekrarlanmasıyla birlikte, her yere birilerinin yardımıyla giden kişi, kendi başına dışarı çıkabilmesinde, dolaşabilmesinde ya da herhangi bir şey yapabilmesinde hiçbir sıkıntı yok iken dahi, sürekli yardım bekleme eğilimi gösterecektir. Bu da uzun sürede hem fiziksel hem de ruhsal bir çok sorunu ortaya çıkaracaktır. Kaslar aşırı zayıflayacak, vücut hep aynı pozisyonda kalmaya alıştığı için ona göre şekil almaya başlayacak, anatomik yapısı bozulacak, alınan enerji harcanamadığı için lokal yağlanmalar başlayacak vs. Liste uzar gider.


Kendi başına tuvalete bile gidemeyen insanlar tanıyorum ve bu insanlarla aynı fiziksel sorunlara sahip başka insanlar dünyayı tek başına dolaşabiliyor, evlerine ayda birkaç kez uğrayacak kadar sosyal olabiliyorlarken.


Dolayısıyla etrafınızda sürekli sizden yardım bekleyen birileri varsa ya da sürekli yardım etmek istediğiniz birileri varsa, bu yardımları gerçekten gereksinim olup olmadığını değerlendirdikten sonra eyleme dönüştürün. Aksi takdirde iyilik yerine kötülük yapmış olursunuz.

Burada anlatmak istediğim şey daha çok, sürekli yardıma ihtiyacı olan insanlara fazlasıyla yakın olan insanları ilgilendiriyor. Yani ailelerini, her gün görüştüğü arkadaşlarını, yakın çevrelerini. Söylemek istediğim ise şudur; Kişinin kendi imkanlarıyla yapabileceği bir iş için ona yardım etmeye çalışmayın. Yardım, ihtiyaçtan meydana gelir. Eğer ihtiyaç yoksa, yardım da olmaz. Bu tamamıyla kötü bir davranıştır. İyilik de değildir. Uzun süreçler sonrasında bu davranışlar, bahsi geçen kişiyi tembelliğe ve depresyona sürükleyebilir.
Jest yapmayın demiyorum. Mesela kapı çaldığında o an evdeki herkes kapıyı açabilecek konumdayken biri jest yapar ve kalkar açar. Ya da buna benzer jestler olabilir. Ancak bu jestlerin sürekli yapılması çok tehlikelidir. Asıl amacından çok uzak sonuçlar doğurur. Kişilerin özgüvenlerini de olumsuz etkiler, kendilerine olan inançlarını da, öz saygılarını da, sosyal yaşantılarını da.

Mesela; Tekerlekli sandalye kullanan aile bireyinizi veya arkadaşınızı gidilecek her ortama, her koşulda ve her yolda ittirmeniz onun yorulmamasını istediğiniz için olabilir. Ancak bu eylemin sürekli tekrarlanmasıyla birlikte, her yere birilerinin yardımıyla giden kişi, kendi başına dışarı çıkabilmesinde, dolaşabilmesinde ya da herhangi bir şey yapabilmesinde hiçbir sıkıntı yok iken dahi, sürekli yardım bekleme eğilimi gösterecektir. Bu da uzun sürede hem fiziksel hem de ruhsal bir çok sorunu ortaya çıkaracaktır. Kaslar aşırı zayıflayacak, vücut hep aynı pozisyonda kalmaya alıştığı için ona göre şekil almaya başlayacak, anatomik yapısı bozulacak, alınan enerji harcanamadığı için lokal yağlanmalar başlayacak vs. Liste uzar gider.


Kendi başına tuvalete bile gidemeyen insanlar tanıyorum ve bu insanlarla aynı fiziksel sorunlara sahip başka insanlar dünyayı tek başına dolaşabiliyor, evlerine ayda birkaç kez uğrayacak kadar sosyal olabiliyorlarken.


Dolayısıyla etrafınızda sürekli sizden yardım bekleyen birileri varsa ya da sürekli yardım etmek istediğiniz birileri varsa, bu yardımları gerçekten gereksinim olup olmadığını değerlendirdikten sonra eyleme dönüştürün. Aksi takdirde iyilik yerine kötülük yapmış olursunuz.

Jest yapmayın demiyorum. Mesela kapı çaldığında o an evdeki herkes kapıyı açabilecek konumdayken biri jest yapar ve kalkar açar. Ya da buna benzer jestler olabilir. Ancak bu jestlerin sürekli yapılması çok tehlikelidir. Asıl amacından çok uzak sonuçlar doğurur. Kişilerin özgüvenlerini de olumsuz etkiler, kendilerine olan inançlarını da, öz saygılarını da, sosyal yaşantılarını da.
Mesela; Tekerlekli sandalye kullanan aile bireyinizi veya arkadaşınızı gidilecek her ortama, her koşulda ve her yolda ittirmeniz onun yorulmamasını istediğiniz için olabilir. Ancak bu eylemin sürekli tekrarlanmasıyla birlikte, her yere birilerinin yardımıyla giden kişi, kendi başına dışarı çıkabilmesinde, dolaşabilmesinde ya da herhangi bir şey yapabilmesinde hiçbir sıkıntı yok iken dahi, sürekli yardım bekleme eğilimi gösterecektir. Bu da uzun sürede hem fiziksel hem de ruhsal bir çok sorunu ortaya çıkaracaktır. Kaslar aşırı zayıflayacak, vücut hep aynı pozisyonda kalmaya alıştığı için ona göre şekil almaya başlayacak, anatomik yapısı bozulacak, alınan enerji harcanamadığı için lokal yağlanmalar başlayacak vs. Liste uzar gider.


Kendi başına tuvalete bile gidemeyen insanlar tanıyorum ve bu insanlarla aynı fiziksel sorunlara sahip başka insanlar dünyayı tek başına dolaşabiliyor, evlerine ayda birkaç kez uğrayacak kadar sosyal olabiliyorlarken.


Dolayısıyla etrafınızda sürekli sizden yardım bekleyen birileri varsa ya da sürekli yardım etmek istediğiniz birileri varsa, bu yardımları gerçekten gereksinim olup olmadığını değerlendirdikten sonra eyleme dönüştürün. Aksi takdirde iyilik yerine kötülük yapmış olursunuz.

Mesela; Tekerlekli sandalye kullanan aile bireyinizi veya arkadaşınızı gidilecek her ortama, her koşulda ve her yolda ittirmeniz onun yorulmamasını istediğiniz için olabilir. Ancak bu eylemin sürekli tekrarlanmasıyla birlikte, her yere birilerinin yardımıyla giden kişi, kendi başına dışarı çıkabilmesinde, dolaşabilmesinde ya da herhangi bir şey yapabilmesinde hiçbir sıkıntı yok iken dahi, sürekli yardım bekleme eğilimi gösterecektir. Bu da uzun sürede hem fiziksel hem de ruhsal bir çok sorunu ortaya çıkaracaktır. Kaslar aşırı zayıflayacak, vücut hep aynı pozisyonda kalmaya alıştığı için ona göre şekil almaya başlayacak, anatomik yapısı bozulacak, alınan enerji harcanamadığı için lokal yağlanmalar başlayacak vs. Liste uzar gider.

Kendi başına tuvalete bile gidemeyen insanlar tanıyorum ve bu insanlarla aynı fiziksel sorunlara sahip başka insanlar dünyayı tek başına dolaşabiliyor, evlerine ayda birkaç kez uğrayacak kadar sosyal olabiliyorlarken.


Dolayısıyla etrafınızda sürekli sizden yardım bekleyen birileri varsa ya da sürekli yardım etmek istediğiniz birileri varsa, bu yardımları gerçekten gereksinim olup olmadığını değerlendirdikten sonra eyleme dönüştürün. Aksi takdirde iyilik yerine kötülük yapmış olursunuz.


Kendi başına tuvalete bile gidemeyen insanlar tanıyorum ve bu insanlarla aynı fiziksel sorunlara sahip başka insanlar dünyayı tek başına dolaşabiliyor, evlerine ayda birkaç kez uğrayacak kadar sosyal olabiliyorlarken.


Dolayısıyla etrafınızda sürekli sizden yardım bekleyen birileri varsa ya da sürekli yardım etmek istediğiniz birileri varsa, bu yardımları gerçekten gereksinim olup olmadığını değerlendirdikten sonra eyleme dönüştürün. Aksi takdirde iyilik yerine kötülük yapmış olursunuz.

Kendi başına tuvalete bile gidemeyen insanlar tanıyorum ve bu insanlarla aynı fiziksel sorunlara sahip başka insanlar dünyayı tek başına dolaşabiliyor, evlerine ayda birkaç kez uğrayacak kadar sosyal olabiliyorlarken.

Dolayısıyla etrafınızda sürekli sizden yardım bekleyen birileri varsa ya da sürekli yardım etmek istediğiniz birileri varsa, bu yardımları gerçekten gereksinim olup olmadığını değerlendirdikten sonra eyleme dönüştürün. Aksi takdirde iyilik yerine kötülük yapmış olursunuz.


Dolayısıyla etrafınızda sürekli sizden yardım bekleyen birileri varsa ya da sürekli yardım etmek istediğiniz birileri varsa, bu yardımları gerçekten gereksinim olup olmadığını değerlendirdikten sonra eyleme dönüştürün. Aksi takdirde iyilik yerine kötülük yapmış olursunuz.

Dolayısıyla etrafınızda sürekli sizden yardım bekleyen birileri varsa ya da sürekli yardım etmek istediğiniz birileri varsa, bu yardımları gerçekten gereksinim olup olmadığını değerlendirdikten sonra eyleme dönüştürün. Aksi takdirde iyilik yerine kötülük yapmış olursunuz.



Eğer herkesin yapabildiği basit gündelik işlerinizi yaparken bile yardım alıyorsanız, insanlığın bugünkü yaşantısında hiyerarşinin en tepesindeki insanlara bakın. Yani devlet adamlarına, iş adamlarına, zenginlere vb. Onlar kendi gündelik işlerinin pek çoğunu, bizzat kendi istekleri doğrultusunda kendileri yapmıyorlar. Yapamıyor değiller belki yapabilirler ama diğer işlerinin yoğunluklarından dolayı kendileri bu basit işlerle ilgilenmiyor, sonuç olarak yapmıyorlar. Siz de sonuç olarak yapmıyorsunuz.


Bu açıdan bakacak olursak siz de onların yaptıkları değerdeki işleri yapabilirsiniz. Yani bu basit işleri yap(a)madığınız için üzülmek yerine, bu basit işlerle zaman kaybetmeyip, kendinizi geliştirmek için çalışabilir, fikirler üretebilir, bu fikirlere başka inandırarak da dünyayı değiştirebilirsiniz. Zihin ve onun ürünü olan fikir, şu dünyada pek çok kapılar açar, basamak atlatır. Her şey bir fikirle başlamıştır. Fikriniz yerindeyse başka hiçbir şeye ihtiyacınız yok. (Şimdi şu sözden sonra bana binlerce bahane bulabilirsiniz, şu lazım, bu lazım diyerek. Ama fikrinizle o eksik olanları da tamamlayabilirsiniz. )


Yardım alma ihtiyacı başka insanlara iyilik yapma veya yapmama tercihi sunar. İnsanlara iyilik yapma, ruhlarını terbiye etme şansını verir. Başka insanlara iyilik yapma fırsatı vermek kötü bir şey değildir. Bugün bir çok sivil toplum örgütü (hatta tümü) insanları yardıma ve yardımlaşmaya teşvik etmek adına kurulmuş ve bu yönde faaliyet göstermektedir. Eğer yardım alma ihtiyacı içerisinde olmamak gerektiğini, bunun sadece insanlığın ortak sorunu olduğunu düşünüyorsanız, üyesi olduğunuz tüm sivil toplum örgütlerinden ve/ya yardım talebinde bulunduğunuz tüm devlet kuruluşlarından uzak durun.


Yardım alma ihtiyacı insanlarla sadece çıkar ilişkisine girmenize sebep olmaz. Yardım tek yönlü olmak zorunda değildir. Herhangi bir konuda sürekli veya süreksiz yardım alma ihtiyacı içerisinde bir durumla bütün bir ömür yaşamak zorunda olabilirsiniz ama bu sizin de başkalarına yardım edemeyeceğiniz anlamına gelmez. Mesela mutlu olmanız sizi seven, değer veren ve her şartta yanınızda olan herkese yapabileceğiniz en basit fakat en önemli yardımdır. “Ama tanımadığım insanlardan yardım istemek zorunda kalıyorum ve onların hepsiyle karşılıklı bir muhabbetimiz olmayabiliyor” diyebilirsiniz. Bu noktada ben hiçbir iyiliğin karşılıksız kalmayacağına inanıyorum. Ama siz buna inanmak zorunda değilsiniz. Ve inanmıyorsanız da, yardım etme davranışı insanların motivasyonunu çoğu zaman olumlu etkileyen bir eylemdir. Zaten olumlu etkisi olmayan insanlar yardım etme eğiliminde bulunmazlar, bu insanlar zaten kendi içlerinde psikolojik problemler yaşıyorlardır ve size zorunlu bir yardım etme hareketinden sonra mutsuz bir tavır takınıyorlarsa, var olan psikolojik problemlerini yok etme adına olumlu bir davranış sergilemiş olmuşlardır. Yani yardım eden kişi her zaman kardadır ve bu kar yardımı isteyen kişinin yardımıyla olmuştur.


Sonuç olarak yardım almak da, yardım etmek de, her canlının ihtiyacı olan, ama adabıyla yapılması insanlığın gereklerinden olan, eğer gerçekten doğru bir yardımsa ve yukarıda bahsettiğim çerçevede gerçekleşmişse (en azından yaklaşmışsa) her iki tarafa da olumlu yansıyabilecek insani bir kavramdır. Ve hercanlı, bilakis insan da dolaylı/dolaysız (çoğu zaman dolaysız) yardım almak zorundadır. Bu onun doğasında, fıtratında vardır. Var olan bütün dinler de (hak dinler, popüler dinler ve inanışlar) yardımlaşmayı teşvik eder. Yardım almaktan ve yardım etmekten çekinmeyin. 

Eğer herkesin yapabildiği basit gündelik işlerinizi yaparken bile yardım alıyorsanız, insanlığın bugünkü yaşantısında hiyerarşinin en tepesindeki insanlara bakın. Yani devlet adamlarına, iş adamlarına, zenginlere vb. Onlar kendi gündelik işlerinin pek çoğunu, bizzat kendi istekleri doğrultusunda kendileri yapmıyorlar. Yapamıyor değiller belki yapabilirler ama diğer işlerinin yoğunluklarından dolayı kendileri bu basit işlerle ilgilenmiyor, sonuç olarak yapmıyorlar. Siz de sonuç olarak yapmıyorsunuz.


Bu açıdan bakacak olursak siz de onların yaptıkları değerdeki işleri yapabilirsiniz. Yani bu basit işleri yap(a)madığınız için üzülmek yerine, bu basit işlerle zaman kaybetmeyip, kendinizi geliştirmek için çalışabilir, fikirler üretebilir, bu fikirlere başka inandırarak da dünyayı değiştirebilirsiniz. Zihin ve onun ürünü olan fikir, şu dünyada pek çok kapılar açar, basamak atlatır. Her şey bir fikirle başlamıştır. Fikriniz yerindeyse başka hiçbir şeye ihtiyacınız yok. (Şimdi şu sözden sonra bana binlerce bahane bulabilirsiniz, şu lazım, bu lazım diyerek. Ama fikrinizle o eksik olanları da tamamlayabilirsiniz. )


Yardım alma ihtiyacı başka insanlara iyilik yapma veya yapmama tercihi sunar. İnsanlara iyilik yapma, ruhlarını terbiye etme şansını verir. Başka insanlara iyilik yapma fırsatı vermek kötü bir şey değildir. Bugün bir çok sivil toplum örgütü (hatta tümü) insanları yardıma ve yardımlaşmaya teşvik etmek adına kurulmuş ve bu yönde faaliyet göstermektedir. Eğer yardım alma ihtiyacı içerisinde olmamak gerektiğini, bunun sadece insanlığın ortak sorunu olduğunu düşünüyorsanız, üyesi olduğunuz tüm sivil toplum örgütlerinden ve/ya yardım talebinde bulunduğunuz tüm devlet kuruluşlarından uzak durun.


Yardım alma ihtiyacı insanlarla sadece çıkar ilişkisine girmenize sebep olmaz. Yardım tek yönlü olmak zorunda değildir. Herhangi bir konuda sürekli veya süreksiz yardım alma ihtiyacı içerisinde bir durumla bütün bir ömür yaşamak zorunda olabilirsiniz ama bu sizin de başkalarına yardım edemeyeceğiniz anlamına gelmez. Mesela mutlu olmanız sizi seven, değer veren ve her şartta yanınızda olan herkese yapabileceğiniz en basit fakat en önemli yardımdır. “Ama tanımadığım insanlardan yardım istemek zorunda kalıyorum ve onların hepsiyle karşılıklı bir muhabbetimiz olmayabiliyor” diyebilirsiniz. Bu noktada ben hiçbir iyiliğin karşılıksız kalmayacağına inanıyorum. Ama siz buna inanmak zorunda değilsiniz. Ve inanmıyorsanız da, yardım etme davranışı insanların motivasyonunu çoğu zaman olumlu etkileyen bir eylemdir. Zaten olumlu etkisi olmayan insanlar yardım etme eğiliminde bulunmazlar, bu insanlar zaten kendi içlerinde psikolojik problemler yaşıyorlardır ve size zorunlu bir yardım etme hareketinden sonra mutsuz bir tavır takınıyorlarsa, var olan psikolojik problemlerini yok etme adına olumlu bir davranış sergilemiş olmuşlardır. Yani yardım eden kişi her zaman kardadır ve bu kar yardımı isteyen kişinin yardımıyla olmuştur.


Sonuç olarak yardım almak da, yardım etmek de, her canlının ihtiyacı olan, ama adabıyla yapılması insanlığın gereklerinden olan, eğer gerçekten doğru bir yardımsa ve yukarıda bahsettiğim çerçevede gerçekleşmişse (en azından yaklaşmışsa) her iki tarafa da olumlu yansıyabilecek insani bir kavramdır. Ve hercanlı, bilakis insan da dolaylı/dolaysız (çoğu zaman dolaysız) yardım almak zorundadır. Bu onun doğasında, fıtratında vardır. Var olan bütün dinler de (hak dinler, popüler dinler ve inanışlar) yardımlaşmayı teşvik eder. Yardım almaktan ve yardım etmekten çekinmeyin. 

Eğer herkesin yapabildiği basit gündelik işlerinizi yaparken bile yardım alıyorsanız, insanlığın bugünkü yaşantısında hiyerarşinin en tepesindeki insanlara bakın. Yani devlet adamlarına, iş adamlarına, zenginlere vb. Onlar kendi gündelik işlerinin pek çoğunu, bizzat kendi istekleri doğrultusunda kendileri yapmıyorlar. Yapamıyor değiller belki yapabilirler ama diğer işlerinin yoğunluklarından dolayı kendileri bu basit işlerle ilgilenmiyor, sonuç olarak yapmıyorlar. Siz de sonuç olarak yapmıyorsunuz.

Bu açıdan bakacak olursak siz de onların yaptıkları değerdeki işleri yapabilirsiniz. Yani bu basit işleri yap(a)madığınız için üzülmek yerine, bu basit işlerle zaman kaybetmeyip, kendinizi geliştirmek için çalışabilir, fikirler üretebilir, bu fikirlere başka inandırarak da dünyayı değiştirebilirsiniz. Zihin ve onun ürünü olan fikir, şu dünyada pek çok kapılar açar, basamak atlatır. Her şey bir fikirle başlamıştır. Fikriniz yerindeyse başka hiçbir şeye ihtiyacınız yok. (Şimdi şu sözden sonra bana binlerce bahane bulabilirsiniz, şu lazım, bu lazım diyerek. Ama fikrinizle o eksik olanları da tamamlayabilirsiniz. )


Yardım alma ihtiyacı başka insanlara iyilik yapma veya yapmama tercihi sunar. İnsanlara iyilik yapma, ruhlarını terbiye etme şansını verir. Başka insanlara iyilik yapma fırsatı vermek kötü bir şey değildir. Bugün bir çok sivil toplum örgütü (hatta tümü) insanları yardıma ve yardımlaşmaya teşvik etmek adına kurulmuş ve bu yönde faaliyet göstermektedir. Eğer yardım alma ihtiyacı içerisinde olmamak gerektiğini, bunun sadece insanlığın ortak sorunu olduğunu düşünüyorsanız, üyesi olduğunuz tüm sivil toplum örgütlerinden ve/ya yardım talebinde bulunduğunuz tüm devlet kuruluşlarından uzak durun.


Yardım alma ihtiyacı insanlarla sadece çıkar ilişkisine girmenize sebep olmaz. Yardım tek yönlü olmak zorunda değildir. Herhangi bir konuda sürekli veya süreksiz yardım alma ihtiyacı içerisinde bir durumla bütün bir ömür yaşamak zorunda olabilirsiniz ama bu sizin de başkalarına yardım edemeyeceğiniz anlamına gelmez. Mesela mutlu olmanız sizi seven, değer veren ve her şartta yanınızda olan herkese yapabileceğiniz en basit fakat en önemli yardımdır. “Ama tanımadığım insanlardan yardım istemek zorunda kalıyorum ve onların hepsiyle karşılıklı bir muhabbetimiz olmayabiliyor” diyebilirsiniz. Bu noktada ben hiçbir iyiliğin karşılıksız kalmayacağına inanıyorum. Ama siz buna inanmak zorunda değilsiniz. Ve inanmıyorsanız da, yardım etme davranışı insanların motivasyonunu çoğu zaman olumlu etkileyen bir eylemdir. Zaten olumlu etkisi olmayan insanlar yardım etme eğiliminde bulunmazlar, bu insanlar zaten kendi içlerinde psikolojik problemler yaşıyorlardır ve size zorunlu bir yardım etme hareketinden sonra mutsuz bir tavır takınıyorlarsa, var olan psikolojik problemlerini yok etme adına olumlu bir davranış sergilemiş olmuşlardır. Yani yardım eden kişi her zaman kardadır ve bu kar yardımı isteyen kişinin yardımıyla olmuştur.


Sonuç olarak yardım almak da, yardım etmek de, her canlının ihtiyacı olan, ama adabıyla yapılması insanlığın gereklerinden olan, eğer gerçekten doğru bir yardımsa ve yukarıda bahsettiğim çerçevede gerçekleşmişse (en azından yaklaşmışsa) her iki tarafa da olumlu yansıyabilecek insani bir kavramdır. Ve hercanlı, bilakis insan da dolaylı/dolaysız (çoğu zaman dolaysız) yardım almak zorundadır. Bu onun doğasında, fıtratında vardır. Var olan bütün dinler de (hak dinler, popüler dinler ve inanışlar) yardımlaşmayı teşvik eder. Yardım almaktan ve yardım etmekten çekinmeyin. 

Bu açıdan bakacak olursak siz de onların yaptıkları değerdeki işleri yapabilirsiniz. Yani bu basit işleri yap(a)madığınız için üzülmek yerine, bu basit işlerle zaman kaybetmeyip, kendinizi geliştirmek için çalışabilir, fikirler üretebilir, bu fikirlere başka inandırarak da dünyayı değiştirebilirsiniz. Zihin ve onun ürünü olan fikir, şu dünyada pek çok kapılar açar, basamak atlatır. Her şey bir fikirle başlamıştır. Fikriniz yerindeyse başka hiçbir şeye ihtiyacınız yok. (Şimdi şu sözden sonra bana binlerce bahane bulabilirsiniz, şu lazım, bu lazım diyerek. Ama fikrinizle o eksik olanları da tamamlayabilirsiniz. )


Yardım alma ihtiyacı başka insanlara iyilik yapma veya yapmama tercihi sunar. İnsanlara iyilik yapma, ruhlarını terbiye etme şansını verir. Başka insanlara iyilik yapma fırsatı vermek kötü bir şey değildir. Bugün bir çok sivil toplum örgütü (hatta tümü) insanları yardıma ve yardımlaşmaya teşvik etmek adına kurulmuş ve bu yönde faaliyet göstermektedir. Eğer yardım alma ihtiyacı içerisinde olmamak gerektiğini, bunun sadece insanlığın ortak sorunu olduğunu düşünüyorsanız, üyesi olduğunuz tüm sivil toplum örgütlerinden ve/ya yardım talebinde bulunduğunuz tüm devlet kuruluşlarından uzak durun.


Yardım alma ihtiyacı insanlarla sadece çıkar ilişkisine girmenize sebep olmaz. Yardım tek yönlü olmak zorunda değildir. Herhangi bir konuda sürekli veya süreksiz yardım alma ihtiyacı içerisinde bir durumla bütün bir ömür yaşamak zorunda olabilirsiniz ama bu sizin de başkalarına yardım edemeyeceğiniz anlamına gelmez. Mesela mutlu olmanız sizi seven, değer veren ve her şartta yanınızda olan herkese yapabileceğiniz en basit fakat en önemli yardımdır. “Ama tanımadığım insanlardan yardım istemek zorunda kalıyorum ve onların hepsiyle karşılıklı bir muhabbetimiz olmayabiliyor” diyebilirsiniz. Bu noktada ben hiçbir iyiliğin karşılıksız kalmayacağına inanıyorum. Ama siz buna inanmak zorunda değilsiniz. Ve inanmıyorsanız da, yardım etme davranışı insanların motivasyonunu çoğu zaman olumlu etkileyen bir eylemdir. Zaten olumlu etkisi olmayan insanlar yardım etme eğiliminde bulunmazlar, bu insanlar zaten kendi içlerinde psikolojik problemler yaşıyorlardır ve size zorunlu bir yardım etme hareketinden sonra mutsuz bir tavır takınıyorlarsa, var olan psikolojik problemlerini yok etme adına olumlu bir davranış sergilemiş olmuşlardır. Yani yardım eden kişi her zaman kardadır ve bu kar yardımı isteyen kişinin yardımıyla olmuştur.


Sonuç olarak yardım almak da, yardım etmek de, her canlının ihtiyacı olan, ama adabıyla yapılması insanlığın gereklerinden olan, eğer gerçekten doğru bir yardımsa ve yukarıda bahsettiğim çerçevede gerçekleşmişse (en azından yaklaşmışsa) her iki tarafa da olumlu yansıyabilecek insani bir kavramdır. Ve hercanlı, bilakis insan da dolaylı/dolaysız (çoğu zaman dolaysız) yardım almak zorundadır. Bu onun doğasında, fıtratında vardır. Var olan bütün dinler de (hak dinler, popüler dinler ve inanışlar) yardımlaşmayı teşvik eder. Yardım almaktan ve yardım etmekten çekinmeyin. 

Bu açıdan bakacak olursak siz de onların yaptıkları değerdeki işleri yapabilirsiniz. Yani bu basit işleri yap(a)madığınız için üzülmek yerine, bu basit işlerle zaman kaybetmeyip, kendinizi geliştirmek için çalışabilir, fikirler üretebilir, bu fikirlere başka inandırarak da dünyayı değiştirebilirsiniz. Zihin ve onun ürünü olan fikir, şu dünyada pek çok kapılar açar, basamak atlatır. Her şey bir fikirle başlamıştır. Fikriniz yerindeyse başka hiçbir şeye ihtiyacınız yok. (Şimdi şu sözden sonra bana binlerce bahane bulabilirsiniz, şu lazım, bu lazım diyerek. Ama fikrinizle o eksik olanları da tamamlayabilirsiniz. )

Yardım alma ihtiyacı başka insanlara iyilik yapma veya yapmama tercihi sunar. İnsanlara iyilik yapma, ruhlarını terbiye etme şansını verir. Başka insanlara iyilik yapma fırsatı vermek kötü bir şey değildir. Bugün bir çok sivil toplum örgütü (hatta tümü) insanları yardıma ve yardımlaşmaya teşvik etmek adına kurulmuş ve bu yönde faaliyet göstermektedir. Eğer yardım alma ihtiyacı içerisinde olmamak gerektiğini, bunun sadece insanlığın ortak sorunu olduğunu düşünüyorsanız, üyesi olduğunuz tüm sivil toplum örgütlerinden ve/ya yardım talebinde bulunduğunuz tüm devlet kuruluşlarından uzak durun.


Yardım alma ihtiyacı insanlarla sadece çıkar ilişkisine girmenize sebep olmaz. Yardım tek yönlü olmak zorunda değildir. Herhangi bir konuda sürekli veya süreksiz yardım alma ihtiyacı içerisinde bir durumla bütün bir ömür yaşamak zorunda olabilirsiniz ama bu sizin de başkalarına yardım edemeyeceğiniz anlamına gelmez. Mesela mutlu olmanız sizi seven, değer veren ve her şartta yanınızda olan herkese yapabileceğiniz en basit fakat en önemli yardımdır. “Ama tanımadığım insanlardan yardım istemek zorunda kalıyorum ve onların hepsiyle karşılıklı bir muhabbetimiz olmayabiliyor” diyebilirsiniz. Bu noktada ben hiçbir iyiliğin karşılıksız kalmayacağına inanıyorum. Ama siz buna inanmak zorunda değilsiniz. Ve inanmıyorsanız da, yardım etme davranışı insanların motivasyonunu çoğu zaman olumlu etkileyen bir eylemdir. Zaten olumlu etkisi olmayan insanlar yardım etme eğiliminde bulunmazlar, bu insanlar zaten kendi içlerinde psikolojik problemler yaşıyorlardır ve size zorunlu bir yardım etme hareketinden sonra mutsuz bir tavır takınıyorlarsa, var olan psikolojik problemlerini yok etme adına olumlu bir davranış sergilemiş olmuşlardır. Yani yardım eden kişi her zaman kardadır ve bu kar yardımı isteyen kişinin yardımıyla olmuştur.


Sonuç olarak yardım almak da, yardım etmek de, her canlının ihtiyacı olan, ama adabıyla yapılması insanlığın gereklerinden olan, eğer gerçekten doğru bir yardımsa ve yukarıda bahsettiğim çerçevede gerçekleşmişse (en azından yaklaşmışsa) her iki tarafa da olumlu yansıyabilecek insani bir kavramdır. Ve hercanlı, bilakis insan da dolaylı/dolaysız (çoğu zaman dolaysız) yardım almak zorundadır. Bu onun doğasında, fıtratında vardır. Var olan bütün dinler de (hak dinler, popüler dinler ve inanışlar) yardımlaşmayı teşvik eder. Yardım almaktan ve yardım etmekten çekinmeyin. 

Yardım alma ihtiyacı başka insanlara iyilik yapma veya yapmama tercihi sunar. İnsanlara iyilik yapma, ruhlarını terbiye etme şansını verir. Başka insanlara iyilik yapma fırsatı vermek kötü bir şey değildir. Bugün bir çok sivil toplum örgütü (hatta tümü) insanları yardıma ve yardımlaşmaya teşvik etmek adına kurulmuş ve bu yönde faaliyet göstermektedir. Eğer yardım alma ihtiyacı içerisinde olmamak gerektiğini, bunun sadece insanlığın ortak sorunu olduğunu düşünüyorsanız, üyesi olduğunuz tüm sivil toplum örgütlerinden ve/ya yardım talebinde bulunduğunuz tüm devlet kuruluşlarından uzak durun.


Yardım alma ihtiyacı insanlarla sadece çıkar ilişkisine girmenize sebep olmaz. Yardım tek yönlü olmak zorunda değildir. Herhangi bir konuda sürekli veya süreksiz yardım alma ihtiyacı içerisinde bir durumla bütün bir ömür yaşamak zorunda olabilirsiniz ama bu sizin de başkalarına yardım edemeyeceğiniz anlamına gelmez. Mesela mutlu olmanız sizi seven, değer veren ve her şartta yanınızda olan herkese yapabileceğiniz en basit fakat en önemli yardımdır. “Ama tanımadığım insanlardan yardım istemek zorunda kalıyorum ve onların hepsiyle karşılıklı bir muhabbetimiz olmayabiliyor” diyebilirsiniz. Bu noktada ben hiçbir iyiliğin karşılıksız kalmayacağına inanıyorum. Ama siz buna inanmak zorunda değilsiniz. Ve inanmıyorsanız da, yardım etme davranışı insanların motivasyonunu çoğu zaman olumlu etkileyen bir eylemdir. Zaten olumlu etkisi olmayan insanlar yardım etme eğiliminde bulunmazlar, bu insanlar zaten kendi içlerinde psikolojik problemler yaşıyorlardır ve size zorunlu bir yardım etme hareketinden sonra mutsuz bir tavır takınıyorlarsa, var olan psikolojik problemlerini yok etme adına olumlu bir davranış sergilemiş olmuşlardır. Yani yardım eden kişi her zaman kardadır ve bu kar yardımı isteyen kişinin yardımıyla olmuştur.


Sonuç olarak yardım almak da, yardım etmek de, her canlının ihtiyacı olan, ama adabıyla yapılması insanlığın gereklerinden olan, eğer gerçekten doğru bir yardımsa ve yukarıda bahsettiğim çerçevede gerçekleşmişse (en azından yaklaşmışsa) her iki tarafa da olumlu yansıyabilecek insani bir kavramdır. Ve hercanlı, bilakis insan da dolaylı/dolaysız (çoğu zaman dolaysız) yardım almak zorundadır. Bu onun doğasında, fıtratında vardır. Var olan bütün dinler de (hak dinler, popüler dinler ve inanışlar) yardımlaşmayı teşvik eder. Yardım almaktan ve yardım etmekten çekinmeyin. 

Yardım alma ihtiyacı başka insanlara iyilik yapma veya yapmama tercihi sunar. İnsanlara iyilik yapma, ruhlarını terbiye etme şansını verir. Başka insanlara iyilik yapma fırsatı vermek kötü bir şey değildir. Bugün bir çok sivil toplum örgütü (hatta tümü) insanları yardıma ve yardımlaşmaya teşvik etmek adına kurulmuş ve bu yönde faaliyet göstermektedir. Eğer yardım alma ihtiyacı içerisinde olmamak gerektiğini, bunun sadece insanlığın ortak sorunu olduğunu düşünüyorsanız, üyesi olduğunuz tüm sivil toplum örgütlerinden ve/ya yardım talebinde bulunduğunuz tüm devlet kuruluşlarından uzak durun.

Yardım alma ihtiyacı insanlarla sadece çıkar ilişkisine girmenize sebep olmaz. Yardım tek yönlü olmak zorunda değildir. Herhangi bir konuda sürekli veya süreksiz yardım alma ihtiyacı içerisinde bir durumla bütün bir ömür yaşamak zorunda olabilirsiniz ama bu sizin de başkalarına yardım edemeyeceğiniz anlamına gelmez. Mesela mutlu olmanız sizi seven, değer veren ve her şartta yanınızda olan herkese yapabileceğiniz en basit fakat en önemli yardımdır. “Ama tanımadığım insanlardan yardım istemek zorunda kalıyorum ve onların hepsiyle karşılıklı bir muhabbetimiz olmayabiliyor” diyebilirsiniz. Bu noktada ben hiçbir iyiliğin karşılıksız kalmayacağına inanıyorum. Ama siz buna inanmak zorunda değilsiniz. Ve inanmıyorsanız da, yardım etme davranışı insanların motivasyonunu çoğu zaman olumlu etkileyen bir eylemdir. Zaten olumlu etkisi olmayan insanlar yardım etme eğiliminde bulunmazlar, bu insanlar zaten kendi içlerinde psikolojik problemler yaşıyorlardır ve size zorunlu bir yardım etme hareketinden sonra mutsuz bir tavır takınıyorlarsa, var olan psikolojik problemlerini yok etme adına olumlu bir davranış sergilemiş olmuşlardır. Yani yardım eden kişi her zaman kardadır ve bu kar yardımı isteyen kişinin yardımıyla olmuştur.


Sonuç olarak yardım almak da, yardım etmek de, her canlının ihtiyacı olan, ama adabıyla yapılması insanlığın gereklerinden olan, eğer gerçekten doğru bir yardımsa ve yukarıda bahsettiğim çerçevede gerçekleşmişse (en azından yaklaşmışsa) her iki tarafa da olumlu yansıyabilecek insani bir kavramdır. Ve hercanlı, bilakis insan da dolaylı/dolaysız (çoğu zaman dolaysız) yardım almak zorundadır. Bu onun doğasında, fıtratında vardır. Var olan bütün dinler de (hak dinler, popüler dinler ve inanışlar) yardımlaşmayı teşvik eder. Yardım almaktan ve yardım etmekten çekinmeyin. 

Yardım alma ihtiyacı insanlarla sadece çıkar ilişkisine girmenize sebep olmaz. Yardım tek yönlü olmak zorunda değildir. Herhangi bir konuda sürekli veya süreksiz yardım alma ihtiyacı içerisinde bir durumla bütün bir ömür yaşamak zorunda olabilirsiniz ama bu sizin de başkalarına yardım edemeyeceğiniz anlamına gelmez. Mesela mutlu olmanız sizi seven, değer veren ve her şartta yanınızda olan herkese yapabileceğiniz en basit fakat en önemli yardımdır. “Ama tanımadığım insanlardan yardım istemek zorunda kalıyorum ve onların hepsiyle karşılıklı bir muhabbetimiz olmayabiliyor” diyebilirsiniz. Bu noktada ben hiçbir iyiliğin karşılıksız kalmayacağına inanıyorum. Ama siz buna inanmak zorunda değilsiniz. Ve inanmıyorsanız da, yardım etme davranışı insanların motivasyonunu çoğu zaman olumlu etkileyen bir eylemdir. Zaten olumlu etkisi olmayan insanlar yardım etme eğiliminde bulunmazlar, bu insanlar zaten kendi içlerinde psikolojik problemler yaşıyorlardır ve size zorunlu bir yardım etme hareketinden sonra mutsuz bir tavır takınıyorlarsa, var olan psikolojik problemlerini yok etme adına olumlu bir davranış sergilemiş olmuşlardır. Yani yardım eden kişi her zaman kardadır ve bu kar yardımı isteyen kişinin yardımıyla olmuştur.


Sonuç olarak yardım almak da, yardım etmek de, her canlının ihtiyacı olan, ama adabıyla yapılması insanlığın gereklerinden olan, eğer gerçekten doğru bir yardımsa ve yukarıda bahsettiğim çerçevede gerçekleşmişse (en azından yaklaşmışsa) her iki tarafa da olumlu yansıyabilecek insani bir kavramdır. Ve hercanlı, bilakis insan da dolaylı/dolaysız (çoğu zaman dolaysız) yardım almak zorundadır. Bu onun doğasında, fıtratında vardır. Var olan bütün dinler de (hak dinler, popüler dinler ve inanışlar) yardımlaşmayı teşvik eder. Yardım almaktan ve yardım etmekten çekinmeyin. 

Yardım alma ihtiyacı insanlarla sadece çıkar ilişkisine girmenize sebep olmaz. Yardım tek yönlü olmak zorunda değildir. Herhangi bir konuda sürekli veya süreksiz yardım alma ihtiyacı içerisinde bir durumla bütün bir ömür yaşamak zorunda olabilirsiniz ama bu sizin de başkalarına yardım edemeyeceğiniz anlamına gelmez. Mesela mutlu olmanız sizi seven, değer veren ve her şartta yanınızda olan herkese yapabileceğiniz en basit fakat en önemli yardımdır. “Ama tanımadığım insanlardan yardım istemek zorunda kalıyorum ve onların hepsiyle karşılıklı bir muhabbetimiz olmayabiliyor” diyebilirsiniz. Bu noktada ben hiçbir iyiliğin karşılıksız kalmayacağına inanıyorum. Ama siz buna inanmak zorunda değilsiniz. Ve inanmıyorsanız da, yardım etme davranışı insanların motivasyonunu çoğu zaman olumlu etkileyen bir eylemdir. Zaten olumlu etkisi olmayan insanlar yardım etme eğiliminde bulunmazlar, bu insanlar zaten kendi içlerinde psikolojik problemler yaşıyorlardır ve size zorunlu bir yardım etme hareketinden sonra mutsuz bir tavır takınıyorlarsa, var olan psikolojik problemlerini yok etme adına olumlu bir davranış sergilemiş olmuşlardır. Yani yardım eden kişi her zaman kardadır ve bu kar yardımı isteyen kişinin yardımıyla olmuştur.

Sonuç olarak yardım almak da, yardım etmek de, her canlının ihtiyacı olan, ama adabıyla yapılması insanlığın gereklerinden olan, eğer gerçekten doğru bir yardımsa ve yukarıda bahsettiğim çerçevede gerçekleşmişse (en azından yaklaşmışsa) her iki tarafa da olumlu yansıyabilecek insani bir kavramdır. Ve hercanlı, bilakis insan da dolaylı/dolaysız (çoğu zaman dolaysız) yardım almak zorundadır. Bu onun doğasında, fıtratında vardır. Var olan bütün dinler de (hak dinler, popüler dinler ve inanışlar) yardımlaşmayı teşvik eder. Yardım almaktan ve yardım etmekten çekinmeyin. 

Sonuç olarak yardım almak da, yardım etmek de, her canlının ihtiyacı olan, ama adabıyla yapılması insanlığın gereklerinden olan, eğer gerçekten doğru bir yardımsa ve yukarıda bahsettiğim çerçevede gerçekleşmişse (en azından yaklaşmışsa) her iki tarafa da olumlu yansıyabilecek insani bir kavramdır. Ve hercanlı, bilakis insan da dolaylı/dolaysız (çoğu zaman dolaysız) yardım almak zorundadır. Bu onun doğasında, fıtratında vardır. Var olan bütün dinler de (hak dinler, popüler dinler ve inanışlar) yardımlaşmayı teşvik eder. Yardım almaktan ve yardım etmekten çekinmeyin. 

Sonuç olarak yardım almak da, yardım etmek de, her canlının ihtiyacı olan, ama adabıyla yapılması insanlığın gereklerinden olan, eğer gerçekten doğru bir yardımsa ve yukarıda bahsettiğim çerçevede gerçekleşmişse (en azından yaklaşmışsa) her iki tarafa da olumlu yansıyabilecek insani bir kavramdır. Ve hercanlı, bilakis insan da dolaylı/dolaysız (çoğu zaman dolaysız) yardım almak zorundadır. Bu onun doğasında, fıtratında vardır. Var olan bütün dinler de (hak dinler, popüler dinler ve inanışlar) yardımlaşmayı teşvik eder. Yardım almaktan ve yardım etmekten çekinmeyin. 


Bir kimsenin yardımınıza ihtiyacı olup olmadığına her zaman siz karar veremezsiniz. Sizin yardım etmek istediğiniz durumlarda belki de yardımınıza hiç ihtiyaç yoktur. Sizin ihtiyaç olmadığını düşündüğünüz zamanlarda da aslında gerçekten ihtiyaç var olabilir. Yani söylemek istediğim şey, sizin düşünceleriniz sadece sizin düşüncelerinizdir. Her zaman gerçek olan şey sizin düşünceleriniz olmayabilir. Bu durumda yardım olayının ortaya çıkabilmesi, yardımı isteyene bağlıdır. Yani yardımı isteyen kişinin talebini belirtmesi gerekir. Bu çok bariz yardıma ihtiyaç olunan bir durum için bile geçerlidir.

Bazen sadece görüş alanına girmeniz, göz göze gelmeniz ya da gülümsemeniz bile yardım teklifi etmenize yardımcı olabilecekken, bazen bazı özel durumlarda (kişinin engeline göre farklılık gösteren durumlar) dokunmanız, tutmanız ya da bağırmanız gibi eylemler gerekebilir. Bunu ayrıca açıklayacağım.

Genel anlamda yardım teklif ederken kaçınmamız gereken davranışlar;
Karşımızdakini küçümseyici bir hareket ya da tavırda olmamalı, ondan üstün olduğunuzu düşünmemeli, onu diğer insanlardan farklıymışçasına dışlamamalı, yardım almaya muhtaç olarak görmemeli, yardımınızı reddedemeyeceğini düşünmemeli, nezaket kurallarından çıkmamalıyız.
Yardım isteyebilecek olan taraf ile ilgili
Konunun en başından beri vurguladığım üzere yardım alma mevzusu kişiye mahsus bir durum değildir. Her insan yardım almak zorundadır. Bu durum gocunulacak, insanlar arasında küçük düşmeye sebep olacak ya da üzülecek bir durum değil, aksine insanlığın ve de var oluşun gereklerinden biridir. İnsanlar var olduğu günlerden beri hep birlik olma ihtiyacı içerisindedirler ve bunun temel nedeni yardımlaşmadır. Tarihteki en büyük başarılar en fazla kişiden yardım almış insanlar tarafından gerçekleştirilmiştir. Buradaki yardım ise somut olmaktan ötedir; o çok başarılı insanların etkisi altına girmiş milyonlarca insan da sadece etkisi altına girdikleri için, inandıkları ve benimsedikleri için yardım etmiş oluyorlar.

Allah yardımcınız olsun.